Ozzy Osbourne’un “A Day in the Life” ile Anlamlı Vedası
İngiliz heavy metal efsanesi Ozzy Osbourne, 22 Temmuz 2025’te Buckinghamshire’daki evinde ailesi ile çevrili olarak hayata veda etti. Eşi Sharon ve dört çocuğu —Aimee, Kelly, Jack ile diğer ikisi— yanında bulunduğu açıklanan vefat saati yerel saatle sabah 10:30 civarıydı. Thames Valley Acil Servisi’nin hızlı müdahalesine rağmen, Osbourne’un sağlık sorunları galip geldi
Ozzy, kariyerinin son konserini 5 Temmuz 2025’te Birmingham’daki Villa Park’ta gerçekleştirdi. Bu tarihi konser, “Back to the Beginning” adı altında düzenlenen, Black Sabbath’ın orijinal üyeleriyle son kez bir araya geldiği, bağış toplamayı amaçlayan büyük bir etkinlikti. Yaklaşık 140 milyon sterlinlik bir meblağ Cure Parkinson’s, Birmingham Children’s Hospital ve Acorns Hospice gibi kurumlara aktarıldı
Tören planları, Ozzy’nin yıllardır dile getirdiği isteklere paralel olarak şekillendi. 2011’de The Times’a verdiği röportajda cenaze töreninin “mope‑fest” (hüzün seli) olmamasını, aksine hayatı kutlayan neşeli bir etkinlik olmasını vurgulamıştı. “Herkesi üzmek istemiyorum; ne iyi ki bu şans bana da verildi,” sözleriyle özetlemişti . Hatta Justin Bieber, Susan Boyle gibi beklenmedik isimlerden oluşan bir müzik karışımı bile önerdiyse de 2016’da tercihini, “bleak ama anlamlı” olan Beatles’tan yana kullandı. Özellikle “Sgt. Pepper’s” veya “Revolver” albümlerinden bir parça istiyordu
Beatles’a olan tutkusu, hayatının kırılma noktalarından biridir. Birmingham’ın Aston bölgesinde büyürken 14 yaşında radyo aracılığıyla duyduğu “She Loves You”, müzisyene ilk kez müziğin gücünü hissettirmiş, “hayatım değişti” dedirtmişti. Bu nedenle, Beatles onun için sadece bir grup değil, müzikal hayallerinin başlangıcını simgeliyordu
Cenaze töreninde çalınacak belirli parça henüz resmi olarak açıklanmasa da, pek çok kaynak “A Day in the Life” üzerinde hemfikir. Bu şarkı, sözlerinin içtenliği ve orkestra ile kurduğu dramatik yapı sayesinde Ozzy’nin yaşam ritmini, başarılarını, kayıplarını ve mizahını bir arada yansıtan, kitschsiz, güçlü bir seçim oldu.
Birmingham’da planlanan anma töreni iki aşamalı olacak: önce halka açık, kutlama atmosferinde bir “celebration of life” etkinliği; ardından daha özel, aile içi sade bir cenaze töreni düzenlenecek. Etkinliğe, Yungblud, Elton John, Rod Stewart, Brian May ve Noel Gallagher gibi müzik dünyasından isimlerin yanı sıra binlerce fan katılacak. Şehir genelinde “Black Sabbath Bridge” gibi efsanevi noktalarda çiçekler bırakıldı ve hayranlar dua edip şarkı söyleyerek veda ediyor.
Ozzy’nin son röportajı, ölümünden hemen önce yayımlanan People dergisinde yer aldı. Burada, hayatta kalmayı ve sanatını miras olarak gördüğünü, “hayatta kalışım mirasım olacak” diyerek dile getirdi. Son konserin ardından ailesinin “huzurlu bir şekilde, çevrili olarak” vefat ettiği de açıklandı
Ozzy Osbourne Kimdir?
John Michael “Ozzy” Osbourne, 3 Aralık 1948’de İngiltere’nin Birmingham kentinde dünyaya geldi. İşçi sınıfı bir ailenin çocuğu olan Ozzy, çocukluğunda disleksi gibi öğrenme güçlükleri yaşadı, okul hayatı boyunca uyum sağlamakta zorlandı ve eğitimini erken yaşta bıraktı. Gençlik yıllarında farklı işlerde çalıştı, küçük suçlara karıştı ve kısa süreli bir hapis cezası aldı. Ancak müzik, onun için bir kaçış ve kurtuluş yolu oldu. Ergenliğinde Beatles’ın “She Loves You” şarkısını radyoda duyduğunda hayatının değiştiğini söyledi. Bu deneyim, onun müziğe olan tutkusunun başlangıcıydı.
1968 yılında, Tony Iommi, Geezer Butler ve Bill Ward ile birlikte kurduğu grup, önce Earth adını taşıdı, ardından Black Sabbath ismini aldı. 1970 yılında yayınladıkları ilk albüm, aynı zamanda heavy metal türünün doğuşu olarak kabul edildi. Karanlık temaları, yoğun gitar riffleri ve Ozzy’nin kendine özgü vokalleri ile Black Sabbath, müzik dünyasında devrim yarattı. “Paranoid”, “War Pigs”, “Iron Man” gibi parçalar sadece dönemin değil, tüm zamanların en önemli metal şarkıları arasına girdi.
Ancak Ozzy’nin hayatı kadar kariyeri de çalkantılıydı. Alkol bağımlılığı, 1979 yılında Black Sabbath’tan ayrılmasına neden oldu. Bu ayrılık, onun için bir son değil, yeni bir başlangıçtı. 1980’de solo kariyerine başladı ve “Blizzard of Ozz” albümünü yayımladı. Bu albümdeki “Crazy Train” parçası, onun solo kariyerinin sembolü haline geldi. Ardından gelen albümlerle birlikte, Ozzy hem Black Sabbath’la hem de tek başına müzik tarihinin en etkili figürlerinden biri oldu. Solo kariyeri boyunca toplam 13 stüdyo albümü yayımladı ve milyonlarca hayrana ulaştı.
1990’lı yıllarda müziğin yanı sıra televizyon dünyasına da adım attı. 2002’de ailesiyle birlikte rol aldığı “The Osbournes” adlı reality show, büyük ses getirdi. O dönemde MTV’de yayımlanan bu program, milyonlar tarafından izlendi ve Ozzy’nin hayatına farklı bir pencere açtı. Alkol bağımlılığıyla mücadelesini açıkça paylaşması, hem eleştirmenler hem de hayranları tarafından takdirle karşılandı.
Fakat sağlık sorunları hayatının son çeyreğine damga vurdu. 2003 yılında geçirdiği ATV kazasında ciddi şekilde yaralandı. 2019’da Parkinson hastalığına yakalandığını duyurdu. Yaşadığı birçok ameliyat ve tedaviye rağmen fiziksel gücünü kaybetmeye başladı. Ancak buna rağmen müzikten vazgeçmedi. 2020’li yıllarda yayımladığı son albümlerle Grammy ödülleri kazandı, listelere girdi ve genç kuşaklara da ilham vermeye devam etti.
2025 yılına gelindiğinde ise artık sahnelere veda etmeye hazırlanıyordu. 5 Temmuz 2025’te Birmingham’daki Villa Park Stadyumu’nda düzenlenen “Back to the Beginning” adlı veda konserinde, orijinal Black Sabbath üyeleriyle birlikte sahneye çıktı. Sağlık durumu nedeniyle sahnede oturarak performans sergiledi ama enerjisi ve karizmasıyla izleyenleri büyüledi. Bu konser, hem müzik kariyerinin zirve noktalarından biri oldu hem de hayır kurumlarına milyonlarca sterlinlik bağış toplanmasına öncülük etti.
Ozzy Osbourne, bu tarihi konserden 17 gün sonra, 22 Temmuz 2025’te, İngiltere’nin Buckinghamshire bölgesindeki evinde, ailesinin yanında hayatını kaybetti. Eşi Sharon Osbourne ve çocukları, ölüm haberini derin bir üzüntüyle duyurdu. Ölümünden önce verdiği röportajlarda cenaze töreninde Beatles’tan bir parça çalınmasını istediğini belirtmişti. Özellikle “A Day in the Life” onun için hayatı, kayıpları ve mizahı bir arada yansıtan bir eserdi.
Kariyeri boyunca birçok kez “Prince of Darkness” yani “Karanlığın Prensi” olarak anılan Ozzy Osbourne, hem Black Sabbath’ın hem de heavy metal müziğin evrensel simgelerinden biri haline geldi. Grammy ödülleri, Rock and Roll Hall of Fame üyeliği, milyonlarca hayranı ve sayısız unutulmaz performansı ile geride silinmesi imkânsız bir miras bıraktı.
Sadece müziğiyle değil, sahne duruşu, kişisel mücadelesi, ailesine olan bağlılığı ve hayata karşı çarpıcı direnciyle bir efsaneye dönüştü. Ozzy Osbourne’un hayatı, tüm zorluklara rağmen yeniden doğmanın, kendini ifade etmenin ve korkusuzca yaşamın sembolü oldu. Müziğin tarihine altın harflerle kazınan bu ismin ardından dünya, yalnızca bir sanatçıyı değil, bir çağı uğurladı.